PİLE KÖYE TAŞINIYOR
Bir varmış bir yokmuş, büyük bir şehirlerin birinde Pile isminde bir köpek yaşarmış. Bu köpek yüksek binalar arasında doğmuş, apartmanlar içinde büyümüş bir köpekmiş. Pile sapsarı, sağlıklı, pasparlak uzun tüyleri ile herkesi ilgi odağı olurmuş. Pileye ailesi o kadar güzel bakarmış ki sokağa çıktığında herkes onu severmiş. Pile yaşadığı hayattan çok memnunmuş.
Ancak günlerden bir gün ailesinin hareketleri Pile’nin dikkatini çekmiş. Ailesi evlerindeki eşyaları toplamaya ve kutulara koymaya başlamışlar. Pile başta yaşananları anlamamış fakat bir sabah erkenden hep beraber bir arabaya binmişler ve şehirden ayrılmışlar. Pile daha önce hiç görmediği, ovaların, bağların, bahçelerin arasından geçmiş ve yemyeşil bahçelerin arasında bir evin bahçesine gelmiş.
Pile, böylece alışkın olduğu birçok şeyden uzaklaşmış. Şehrin gürültüsü, kokusu, kalabalığı yokmuş artık. Onun yerine köydeki kuş sesleri, meyve ağaçlarının mis kokusu varmış. Pile taşındıkları bu ufak köyü çok çabuk sevmiş. Çünkü Pile özgürmüş. Artık istediği zaman dışarıda oyun oynayabiliyormuş. İstediği kadar bahçede dolaşıyor, kirleniyor, keyfince yemekler yiyormuş. Ancak ortada küçük bir sorun varmış. Pile hala şehirli bir köpek gibi görünüyormuş.
Günlerden bir gün Pile cesaretini toplayarak bahçeden dışarıya çıkmış ve sokakta oynayan diğer köpekleri görmüş. Bu köpekler, kendisinden daha iri yarı, daha sert, daha kirli görünüyorlarmış. Pile daha öne başka köpeklerle hiç oynamamış. Pile o yüzden bu köpeklerden biraz korkmuş. Korktuğu için de hemen evlerinin bahçesine geri dönmüş. Ancak aklı hala dışarıda oynayan köpeklerdeymiş. Cesur bir köpek olması gerektiğini düşünmüş ve ertesi gün yeniden köpeklerin seslerini işittiğinde yanlarına gitmiş. Pile’nin geldiğini gören köpekler oyun oynamayı bırakmışlar ve çekinerek geride durmuşlar. Aralarından siyah tüylü, kocaman ağızlı, büyükçe bir köpek öne çıkmış ve sivri dişlerini Pile’ye göstermiş.
“Sen de kimsin?” demiş Pile’ye. Pile bu iri köpeğin karşısında çok küçük duruyormuş.
“Benim adım Pile. Ailem ile buraya yeni taşındık. Büyük bir şehirden taşındık.” demiş korku ile.
“Şehirden taşındığın çok belli.” demiş siyah köpek sinirle. Pile yanlış bir şey dediğini zannetmiş ve buna üzülmüş.
“Nasıl yani?” demiş Pile üzgün bir sesle.
“Sen hiç kendine baktın mı? Sen bize benzemiyorsun o yüzden bizimle oynayamazsın!” demiş siyah köpek öfke ile.
Pile bir türlü onu anlamıyormuş. Onlardan ne farkı varmış ki? Pile üzgünce evine geri dönmüş. Ne kuşları kovalamış ne de ailesinin ona verdiği yemekleri yemiş. Üzgünce günü bitirmiş. Pile ertesi gün tekrardan o köpeklerin yanına gitmeye karar vermiş. Bunun için cesaretini toplamış. Onların yanına gidip neden onlarla oyun oynayamadığını soracakmış. Ancak Pile onların yanına gittiğinde köyün köpekleri onu öfke ile kovmuşlar. Pile korkusundan koşarak evine sığınmış ve günlerce dışarı çıkamamış. Ailesi artık onun hastalanacağını düşünüyormuş ve onu zorla dışarı çıkarmışlar. Fakat dışarıda köyün köpekleri ile karşılaşınca Pile yine korkmuş ve eve geri dönmüşler. Ancak Pile evde kaldığı için huzursuzmuş. Bu şekilde devam edemeyeceğini düşünmüş. Bu nedenle günler sonra ilk kez dışarı çıkmaya kendisi karar vermiş. Artık ne olursa olsun o köpeklerle konuşacak ve arkadaş olmanın bir yolunu bulacakmış. Çünkü Pile de onlar da köpekmiş. Pile dışarıda oynayan köpeklerin yanına gitmiş.
“Beni neden hiç istemiyorsunuz?” demiş cesur bir sesle. Gene aynı iri, siyah köpek ileri çıkmış.
“Sen bize hiç benzemiyorsun.” Demiş kızgınlıkla. Pile şaşkınmış. Pile’de bir köpekmiş, nasıl benzemezlermiş birbirlerine?
“Ama siz de ben de birer köpeğiz.” Demiş şaşkınlıkla. Siyah köpek buna çok gülmüş. O kadar çok gülmüş ki Pile bu duruma çok bozulmuş.
“Sen bizden çok farklısın. Bir kere en güzel mamalarla besleniyorsun. Ailen seni istediğin yere götürüyor, sürekli yıkanıyorsun ve ailen seni çok seviyor. O kadar güzel ve temizsin ki insanlar sürekli kafanı okşuyor. Ama bize baksana… Kendimizi sevdirmek için çok çabalamamız gerekli, üstelik karnımızı doyurmak için insanlara yalvarmamız gerekiyor. Ancak sen öyle değilsin.” demiş siyah köpek biraz üzgünce. Pile onun bütün bunlara üzüldüğünü anlamış. Üstelik diğer köpeklerde siyah köpek gibi düşünüyormuş.
“İyi de nasıl olur da aramızda bu farkları görürsünüz, ben hiçbir fark göremiyorum.” demiş Pile. Arkadaşlarına cesaret vermek istiyormuş.
“Zaten senin görmen önemli değil, insanlar senin farklı olduğunu biliyor.” Demiş siyah köpek üzüntü ile. Pile arkadaşları ile empati kurabilmiş. Arkadaşları böyle hissedip, düşündüğü için üzgünmüş.
“Ama siz farklı olduğumuzu düşünürseniz arkadaş olamayız. Beni kendinizden ayırırsanız insanlarda ayırır. Bırakın bende sizinle oyunlar oynayayım, arkadaş olalım.”
Demiş Pile. Siyah köpek ve arkadaşları Pile’nin dediklerini düşünmüşler. Daha sonra Pile’ye hak vermişler. Böylece Pile yeni edindiği arkadaşları ile oyunlar oynamaya başlamış. Pile’nin yeni arkadaşlar edindiğini gören ailesi çok mutluymuş. Zaten istedikleri de buymuş. Pile’nin köyde yeni arkadaşlar edinerek istediği gibi yaşamasıymış. İnsanlar Pile ve arkadaşlarını gördüklerinde heyecanla onları çağırıyorlarmış. Hepsini seviyor, bu neşeli köpeklerle oyun oynamaktan çok zevk alıyorlarmış. Kimse diğer köpeklerden korkmuyor, hepsini seviyorlarmış. Pile ve arkadaşları birlik ve beraberlik içinde olmayı, bir şeyler paylaşmayı ve önyargılı olmamayı öğrenmişler. Köyde hep beraber mutlu birer hayat sürmüşler.
MASAL SONU.